31 Aralık 2012 Pazartesi

Özel Olan Hiç Önemli Olmayan bir Yazı..

Kendi çöplüğüm olan bu blogda derin bir sinir, öfke patlaması yaşadım. Kabaca kendi çöplüğüme kustum diyelim. Her türlü imla ve yazım hatası kabulümdür. Baştan okursam yayınlamam büyük ihtimal o yüzden bunu bilin ve devam edin sevgili okurlar..

şşştt şimdi birazcık sessizlik istiyorum sizden. İstiyorum gayri çünkü nasıl önemli konulardan bahsedeceğim belli değil yani. Minik bir uyarı kafanız olağan halinden daha doluysa sizden bu sekmeyi kapatmanızı keza aynı şekilde çok mutlu ve yüreğinizde kelebecikler uçuşur halde iseniz de gene aynı hareketi yapmanızı rica edeceğim. Evet baş başa kaldıysak efenim dalalım muhabbete köklemesine..

Senenin kriterini yapan benden neler aldı, bana neler kattı, bu sene bunları yaptım/ yapmadım listesi yapan biri değilim. Henüz olmadım olmayı da pek planlamıyorum. O yüzden bu post sene değerlendirmesi niyetiyle yayınlanmış bir yazı değildir. Özellikle 12 ay içerisine sığdırdıklarım bu yazıyı yazmaya teşvik etti diyebilirim. Bu paragrafla beraber sayımızın iyice azaldığını hissediyorum.. güzel..

Efendim zatıaliniz kabul görür ise bendeniz der ki "Hayat acımasızdır.."

"Hayat" olduğu kadar onu yaşayan insanlar daha da "acımasızdır.." 

Hayat tahmin edemeyeceğiniz kadar boktan. Sakin olmaya değmeyecek kadar sinir bozucu. Akışına bırakamayacağınız kadar da kısa. Hayatı bu hale sokanlar ise tabii ki içinde nefes alan varlıklar. Nefes alan ve almasına izin verilen. Asla ama asla katılmıyorum herkes yaşamak zorunda değil bu dünyada. Herkes olması gerekmiyor. Acımasız, vicdansız, saf kötülerin, bencillerin, bahaneler arkasına sığınarak nefes almaya devam edenlerin asla bu hayat içerisinde olmaması gerekiyor. Sana ne be! diyorsunuz değil mi evet bana ne! Zaten ben kendi hayatımdan, kendi hayatımda olan bu insancıklardan bahsediyorum ya zaten. Gelip geçen ve yaşamak zorunda olduğum süre boyunca da sürekli hayatıma girecek olan bu insanlardan. Değer verir, el üstünde tutarsın karşılığında sadece aynısını istersin daha fazlasını değil. Bu fazla bir istek mi soruyorum size öyleyse zaten eyvallah hiç kasmayalım abi daha fazla cidden. Yol alayım ufaktan..

evet bir bok yaşamadım ben bu hayatta. Çok insan tanımadım. Lakin ne yaşım ne de tanıdığım insan sayısının azlığı yaşadıklarımın büyüklüğünü değiştirebildi. Senin gülüp geçeceğin konulara ben oturup düşündüm, düşündüm dağıttım. Senin "bu mu ya?" diyeceğin konulara ben sayfalarca yazılar yazdım. Senin "daha hiçbir halt görmedin" dediğin olaylara ben.. Her insanın yaşadıkları kendinedir. Her insanın acısı da mutluluğu da kendinedir. Her insanın acı eşiği bir değildir. Birinin koluna sigarayı basarsın gık demez birine bir iğne batar dağları devirir. Fiziksel acıya verdiğim örnekler ruhsal olanlara da uyarlanabilir. O yüzden "bu ne ki ben neler gördüm." bunu demekten vazgeçin.

Yaşadıklarımdan ve hayatıma giren sayılı kişilerden öyle çok şey öğrendim ki bu sene. Aslında senelerdir gözümün önünde olanları görmemi sağladılar demem daha mantıklı olabilir. Yıllardır görmezden geldiğim ve hunharca kullanıldığımı bile bile nefes alıp verdiğim o zamanlar.. Sıralamaya hiç gerek yok zira zaten onca öğrendiklerim içerisinde tek bir nokta var ki o da hepsinin başında geliyor. Başında geliyor yanlış ifade hepsinin ortak noktası, olma sebebi direk. O yüzden ayrıntıya girmeden dalayım o noktaya..

"Saflık..."

Eğer ki bu dünyada safsanız ezilirsiniz. Safsanız ve henüz farkında değilseniz daha çok canınız yanacak haberiniz olsun. Ben yavaş yavaş öğreniyorum çoğunuz çoktan öğrenmişsinizdir belki neyse artık ya hadi kolay gelsin hepimize. Karşıdakini kendin gibi görmek, senin gibi düşündüğünü zannetmek, a dediğini onun da a olarak göreceğini sanmak.. Ama en korkuncu bu özelliğini karşı tarafın öğrenip bundan faydalanması.. Nice senaryolar sıralayabilirim size..

Yanlış anlaşılan yaklaşımlar, verilen değere yüklenen başka anlamlar, hayatına arkadaş olarak aldıklarının yavaş yavaş sırtında belli noktalara saplanmaları, karşı taraf mutlu olsun sevinsin o bana yeter mantığıyla olmayacak davranışlar sergilemek ve yerler altına alınan gurur, haysiyet ne varsa artık vb tüm örnekler işte.. Hepsi ama hepsi saf olmanızdan, olmamdan kaynaklı. Her nefes alanın benim gibi düşündüğünü düşünmemden kaynaklı. Halbuki öyle bir dünya yok ah canım arkadaşım. yok öyle bir dünya asla da olmayacak. bir taraf her zaman ezilmeye mahkumken bir tarafa hep yükselen olacak. Yani "Herkes aynı falan değil bu hayatta.." Böyle bir saçmalığı kim nasıl bir mantıkta inanır bilmiyorum. Öyle düşünmek için neler içmeli de o kafaya ulaşmalı bilmiyorum ama yok öyle bişey yani.. Nasıl ki şu anda benim hayatıma özenle bakan, benim yaşadığım hayata bile hasret olan insanlar varsa benim hayatıma gözünün ucuyla bile bakmaya tenezzül etmeyecek, uçlarda yaşayan insanlar da var. Zirvede, ortada ve dipte yaşayanlar varken, her türlü sınıf mevcutken insanlar arasında nasıl bir aynılıktan bahsedebiliriz. Hepimizin gözyaşının tadı eyvallah aynıdır. Tuzludur ama o tuzlu suyun akması var, akması var.. Her akış sizce aynı mı? Herkesin acısı, derdi, üzüntüsü ve bunun büyüklüğü her zaman kendine.

Hee tabii ki tüm suç her zaman bendedir, bizdedir, kendimizdedir. Başkasında, karşı taraflarda aramayın suçu. Her zaman bizdedir. Biz yanlış düşünmüş, davranmışızdır. Her zaman.. Hatayı her zaman kendimizde arayalım başka yerlerde değil. Bizim bozuk davranmamız sonucu buralara geldik, başkası yüzünden değil.. Karşı taraf her zaman nettir, başta belirtir ne istediğini bunu yanlış yorumlayan veya görmek istemeyen sensindir..

Hayat acımasız insanlarla dolu. Hayat sizin üzerinizden ilerleyen, ilerlemek isteyecek insanlarla dolu. Sizin a dediğinizi x yapan/ yapmaya çalışanlarla dolu. Ee o zaman sorarım size ne gerek böyle bir hayatı yaşamaya? Saflığımı değiştiremem. Ben kötü biri olamam. Saf olmamak kötü olmak değil ama bu saflığı kaybedip herkese şüpheyle bakmaya, kimseye güvenmemeye başlarsam ne olur sonum-uz.- Ben insanların üzerine basarak mutlu olamam. Benim yüzümden üzülen insanlar olduğunu bilerek rahat uyku uyuyamam. Ee ne gerek bu eziyeti çekmeye kasıtlı olarak ne gerek yani..

Bilmiyorum bir şekilde bu işin içinden çıkmam, çıkmak gerek bilmiyorum ne olur sonumuz? Nereye gidiyoruz? ama sonuç hep aynı olacak eminim bu "hayat" hep zor olacak. Her daim can yakacak, her daim yeni yaralar açacak eskilerinin kapanmasına izin bile vermeden. Sonumuz hayırlı olmalı ama ne hayırlı olabilir bundan sonra bilemiyorum. Hayat bizi ezmeden bizim onu ezmemiz lazım ancak böyle mutlu olabilirmişiz öyle diyorlar. Bunun gerçekleşmesi demek demin dediğim gibi ancak ezmekle, küçük görmekle oluyor. İki ucu değil değneğin her yeri boklu mübarek..

En iyisi susmalı.. Daimi bir şekilde susmalı. Susmalı çünkü konuştukça ya dibe batarsın ya da göze batarsın. En azında benim hayatımda hep böyle oldu. O yüzden susmalı beni buraya kadar okuyanlar, susmalı.. Ben susayım da siz varsa bir kurtuluş yolunuz kurtarın kendinizi..

Saf olmayın, kimseyi kendiniz gibi görmeyin. Asla ama asla bunu yapmayın. Kimse ama kimse senin kanından kişiler bile senin gibi düşünmez. Senin "iyi" olarak düşünüp yaptığın karşı tarafa öyle gitmez. Arada nasıl bir yol izliyorsa o bambaşka bir alfabeye dönüşür. O, mesajı öyle okunmaz, okumak istediği gibi okur. Bilin. İyi yaşayın, mutlu olmaya gücünüz varsa deneyin..

Bide iyi yıllar. Sizin için güzel, dileklerinizin gerçekleşeceği hayal dünyanıza dalış yapmanıza gerek bile kalmayacak bir sene ve seneler diliyorum..

6 yorum:

Mshn dedi ki...

Beklentiyi sıfırlamak lazım; insanlardan, olanlardan, olacaklardan, her şeyden. O zaman hem susmak daha kolay hem de yaşamak.

Derim ben en azından.

mec.si dedi ki...

Çok da doğru bişey demiş olursun.

Beklentiyi düşürdün mü ne hayal kırıklığı kalır ne de üzülecek bir durum. Beklentilerden elini ayağını çekersen hayat daha yaşanabilir hale gelebilir.

Mutluluğun formülü= Kimseye x( Güvenme+ İnanma) diye sınırlandırmıştım onu Mutluluğun formülü= Beklentiyi indirge / Kimseye x( Güvenme+ İnanma) yapmak daha mantıklı gibi.

gel gör ki iş bunu hayata geçirmekte..

Mshn dedi ki...

Bence 'beklenti indirgeme sabiti' olsun o, bölünce ordan belirsizlikler çıkacak yoksa. Sabitin değerini de sıfıra yakınsadın mıydı formül tadından yenmez. :)

mec.si dedi ki...

Belirsizlik zaten hayatın tam kendisi ya işte. Yani tam denklem bulmuşum desene. Lakin Mühendis olan sensin. Öyle olsun diyorsan doğrudur.. Beklenti indirgeme sabitine "s" harfi verdim. s= 0,003 Yaptım gitti o zaman :)
Formülümüz vatana millete hayırlı olsun. Tez zamanda hayatlarına uyarlamaları dileğiyle..

Mshn dedi ki...

:)) Güldüm ama ya, süper oldu. Tamamdır bu haliyle bence de. Şimdi onlar düşünsün!

Unknown dedi ki...

yaşayarak okuduğum güzel bir yazı.

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...