8 Aralık 2012 Cumartesi

Dağ


Hadi tüm önyargılarını bir kenara bırak.. İster duygu sömürüsü aşılıyor olsun, ister milliyetçilik duygularını göze sokmaya çalışıyor olsun vs vs.. Nice bahaneleri barındıran bir film olsun lakin ciddi bir emek var mı işin içinde diye durup bir sor kendine.. Hadi yumulun eleştiriyoruz demeden, tartıp biçip sakince görüşlerini bildir, ne kaybedersin ki.. Her ne kadar Türkiye sınırları içinde bir hayli zor olsa da bu durum hadi bu film için biraz deneyelim..

Dağ' ın önünde ciddi bir engel var. O engelin ismi de Nefes: Vatan Sağolsun.. Büyük, ciddi ve yeri mutlaka "efsane" filmler içinde yer alması gereken bir engel. Türk sinemasında çok değil neredeyse hiç çekilmeyen bir türdür; savaş, asker hikayeleri anlatan filmler.. Bundan sebeptir ki çekilen her yeni asker filmi bir diğeriyle kıyaslama çabasına girilir. Nitekim bu film için de öyle oldu lakin gene acımasızca ve sadece eleştirmek için yapılarak.. Ama bunlara gerek var mıydı? Kesinlikle yoktu..

Dağ, anlattığı hikayeden tutun çekimlerine, oyuncularından tutun filme eşlik eden müziklere kadar tümüyle başka bir iş. Nefes, anlattıklarını bir meyve sepetinde sundu bizlere. O karakol içerisindeki tüm askerler sepetteki meyveler oldu. Hepsinin apayrı bir hikayesi ve birer acısı vardı..Derinlemesine olarak hiçbirinin hikayesini öğrenmedik. Komutanın özeli dışında diğerlerinin "asker"lik öncesindeki hayatlarına tanık olmadık. Öyle ilerledi hikaye, olaylar çözülmeye geldiğinde ise hepsi bir oldu. Olayların hepsi bir noktada toplandı ve patladı.. Dağ filminde ise Nefes' in aksine meyve sepetinden sadece iki tane meyve seçildi. Hikaye sadece o iki karakterin gözünden anlatıldı. Anlattıkları, dertleri, çözüm yolları bambaşkaydı. Onların "asker"lik öncesindeki hayatlarına da tanık olduk, nerelerden,nasıl geldiklerini de öğrendik.. İki filmin girişleri başka, gelişmeleri bambaşka, sonuçları ise apayrıydı.. İki filmi illa kıyaslama yoluna gidecek olursak ortak birkaç nokta bulmamız gerekmez mi? Bu iki filmin buluştukları ortak payda; karakterlerin asker olması ve savaş içinde oldukları adamların aynı taraftan olması olabilir. O kadar.. 

Dağ, Oğuz ile Bekir' in hikayesi. Kısa dönemli ile uzun dönemli askerin hikayesi. Askerlik öncesi ve sonrası hikayesi.. Kamera açıları ve çekimler, o zor hava şartlarında ve mekanlarda çekilmiş olmasına rağmen çok ama çok iyiydi. Kaliteli, göz yormayan.. Oğuz rolündeki Çağlar Ertuğrul ve Bekir rolündeki Ufuk Bayraktar.. Filmin ana malzemesi Oğuz ile Bekir olunca bu oyunculara çok büyük bir iş düşmüş. Ufuk  Bayraktar' dan bahsetmeye gerek var mı bilmiyorum. Hakkında ne kadar konuşulsa, göklere ne kadar çıkarılsa hakkıyla olacak bir isim. Gene enfes bir iş çıkarmış burada da. Çağlar Ertuğrul da Oğuz' un yansıtması gereken profili hakkıyla izleyene veriyor. Hakkında konuşulacak oyunculuk yok elbette ama sırıtmıyor da..

Sonuç olarak Dağ kıyaslama yapılmaması gereken, kısa hikayesini en iyi şekilde kurgulayıp aktarabilen su gibi akan güzel bir film olmuş.. Biz böyle kıyaslama yapalım, aman hiçbir işi beğenmeyelim, sonra da Türk sinemasından olağanüstü filmler bekleyelim peki! Biz daha nice şifreler çözer, çakallarla dans eder, ivediklere güleriz bu kafayla.. Adam gitsin senaryoda iki üç yeri değiştirsin film çektim diye çıksın milyonları devirsin gişede. Adamlar olmayanı, yapılmayanı çekelim deyip, o soğukta bu çekimleri yapsın seyirci sayısı 300.000 i bulamasın. Ne demeli ki acaba! Müstahak cuk olur sanki.. 

Filmin dışına çıkıp bişey demek isterim. Her filmde malum izlediğimiz sevgili, nişanlı sahneleri. Askerden gelmesini bekleyemeyecek kadar sabırsız, vicdana sahip olduğunu sanan bayanlar.. Bu bayanların adamları bırakışları, zorla konuştuğu aşikar olan telefon konuşmaları ve benzeri sahneler.. Filmler elbette ki gerçekte olanı yansıtıyor. Bu durum birilerinin başına, başlarına gelmiş ki filmlere konu olmuş, oluyor. Yapmayın be! Harbiden yapmayın. 5,15 ay ya da her ne kadar ise bekleyin, ölmezsiniz.. Sıkıntıdan ya da beklemekten kimsecikler ölmez.. Senin "ay ben onun yolunu gözlüyorum, sabredemiyorum" cümlesini söylettiren psikolojiyle o adamın orada ne halde, nasıl bir konumda, neler yaşadığı belli olmayan psikoloji aynı mı! Asla.. Empati kurmayı azıcık öğrenin.. Gerçi kuracağımız empatiyle bile asla onların psikolojisine erişemeyiz ya neyse hiçbir şey yapmamaktan iyidir. Askere gidecek diye kulu kölesi olun demiyorum ama vicdansız da olmayın..

Hiç yorum yok:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...