9 Ağustos 2012 Perşembe

Bu Adamı Tanıyın: Caner Eler

Malum havalar cayır cayır yanıyor, nem denilen illet yapış yapış olmanızı sağlıyorken "düzenli" bir uyku uyumanız da, her gün şu saatte uyuyorum demek de pek mümkün değil. Gece saatin 2'yi, 3'ü hatta 4'ü gösterdiğini gördüğünüz de o kafayla ne film-dizi izleyebilir halde oluyor ne de doğru düzgün kitap okuyabilir halde olabiliyorsunuz. Yani genellemek yanlış bendeniz öyle oluyor diyelim. Ee ne yapacağız uykuya dalana kadar, televizyona talim. Türk televizyonlarında normal saatlerde izlenecek program sayısı iki elin toplam parmak sayısına zar zor ulaşırken gecenin köründe bunlardan bir tanesini bulmak bile mucize denilebilecek bir olay haline geliyor.

Sporun her dalından konuşabilecek kapasitede bir insan değilim. Takip ettiğim iki üç spor dalı var onların haricindekilerle ilgili ne pek bişey bilirim ne de hakkında haber okurum. Malumunuz bu ara pek bir "trend" oldu, olimpiyatlar hakkında bir kaç cümle kurmak.. Bilen bilmeyen, ilgilenen ilgilenmeyen, beğense bile baktı ki çoğunluk yeriyor, beğenmiyor o da dayıyor eleştirileri ( bkz: tdkr neymiş öyle tdk'nın yanına bile yaklaşamaz ya da Nolan finalde sıçmış yorumlarına ) Ne gülle ya da disk atmanın mantığını anlayabileceğim ne de bu ablanın neyin kafasında olduğunu.. İtü sözlükte biri bayan için "abla be sen silkme, gözünü seveyim" demiş, iyi de etmiş... Neyse ne, benim derdim olimpiyatlar değil zaten. Başta da dedim ya gecenin bir köründe hiçbir şey yok televizyonda diye. Eurosport ile Cnbc-e arasında gidip geliyorum. Bu olimpiyatlar başladığından beri de gece 1' de başlıyor sabah yayınladıklarının tekrarlarını döndürmeye Eurosport kanalı. İzlenebilecek bir dal varsa kalıyorum; koşuydu, jimnastikti, yüzmeydi derken lakin izlememde ki büyük etken de o dal ile ilgili birilerini tanımam, bilmem ya da of benim dalım işte bu müsabaka kaçmaz demem değil, "sonuç merakı" ve "spiker".. Tamam merakı gidererek vakit öldürüyoruz ama o tatlı dil, tatlı mı tatlı bir şekilde tüm sporcuların geçmişini anlatması ve bilmediğiniz bir spor dalını iki cümlede anlamanızı sağlayacak şekilde konuşması sizi ekrana resmen bağlıyor. İnanın zaman nasıl geçiyor ben anlamıyorum. Malum yüzme yarışları bitti bu ara son 4,5 gündür atletizm var sürekli. Atletizm bölümünü sunan spikerin sesini ilk duyduğumda Emre Yazıcıol zannetmiştim. Uzun bir aradan sonra sesini duymak yüzümde koca bir sırıtma etkisi yarattı ve "emre anlatıyorsa dinlenir ya!" deyip izledim. Bir, iki gün bu böyle devam etti. Bu araya ufak bir bilgi pıtırcığı sıkıştırayım araya. Emre Yazıcıol adlı dahiyane spiker ile snooker adlı izlemesi çok ayrı bir zevk olan spor dalını tanıdığım zaman tanıştım. İki güzelliği bir arada tanıdım :) İlk başta isyan bile ettim, "ne de çok konuşuyor ya, bir sussun da maçı izleyelim" dedim beni snookerla tanıştıran sevgili arkadaşa, o da  "isyan etme de bir dinle adam ne diyor,  kuralları öğrenmeni sağlıyor" dedi. Dediğini dinledim ( hep dinle-meye çalışırım-rim, pek bi önemlidir kendileri hayatımda) ve o gün başlayan Snooker Dünya Şampiyonası' nda tek tük maç kaçırdım. Öyle bağlandım anlayacağınız. Buradan snookerla tanışmama vesile olan insana kucak, kucak dolusu teşekkür yollayalım, ulaşır yerine umuduyla.. Adam her maçı öyle bir anlatıyor ki vikipedi halt etmiş yani o derece. Gerçi her Eurosport spikeri için aynı şeyler söylenir ama bu adam bir de akıcı bir de esprili anlatıyor varma keyfine.. Neyse ben izliyorum, dinliyorum emre diye atletizmi. Daha da seviyorum kendisini. Bütün spor dallarını da mı bilyorsun arkadaş, geçmişini bilmediğin bir tane bile mi sporcu yok yuh diye diye.. Gel görelim bir gün sunumun sonuna kadar kalmışım gece saat 4.30 falan. "Bendeniz Caner Eler, beni dinlediğiniz için teşekkür ederim, yarın görüşmek üzere" demez mi! Ben yıkıl, nasıl lan ben kaç gündür emre diye dinliyorum ya seni diyerek hemen geçersin pc başına, soruşturursun kimdir bu Caner diye.. Emresin diye dinledik biz seni ama sen de çok iyisin, neler biliyorsun neler, hele ki koşu başlamadan önceki saniyelerde sesini kısıp sporcuların ismini sayman yok mu! diyerek.. Aradım taradım. Ekşide hakkında tam 24 sayfa yorum yazılmış bir spiker.. Hakkında "google" halt etmiş denilen spiker.. Basketbol oynarken yakalandığı kanser hastalığı yüzünden tam 12 senedir koltuk değnekleriyle yaşayan spiker.. Takdir edilesi bir insan Caner Eler..


Şu anda 32 yaşında olan Caner, 20 yaşında teşhis edilen kemik kanseri sebebiyle oynadığı basketbolu bırakmak zorunda kalmış. Uzun süren ameliyatlar, kemoterapiler, radyoterapiler ve nice sancılı süreçle dolu sekiz sene geçirmiş. Bu sekiz sene içerisinde tutkusu olan sporu hiç bırakmamış. Sürekli okuyor ve izliyormuş. Hafızasının ve ezberinin kuvvetli olması sayesinde bitirdiği ansiklopedilerin meyvesini, başvurduğu işten olumlu cevap geldiğinde almış. Bisikletten atletizme, çim hokeyinden futbola kadar pek çok spor dalıyla ilgilenen Caner Eler, kendisine soru olarak gelen sorulardan en çok bir soruya çok güldüğünü söylüyor. " Hangi bisikleti almalıyım?" sorusuna..

En sevdiği basketboldan ayrılmak zorunda kalmasından bacağının kesilmesi durumundan proteze geçiş sürecine, çok acı dolu günlerinin sonunda kendine ödül olarak verdiği geziler sonucunda tam 4 dil öğrenmiş Radikal gazetesinde yazan Caner Eler'i bilin, dinleyin, okuyun. Hayatına bu kadar tutunması ayrı takdir konusu olması gerekirken, spikerliğini hakkıyla yapmasıyla, severek ve sevdirerek müsabakaları izlettirmesiyle eli öpülesi insandır.. Bu arada Caner Eler'i tanıtırken ismi geçti diye unutuldu sanılmasın ki aynı durum Emre Yazıcıol içinde geçerlidir. Hatta tüm Eurosport spikerleri için geçerlidir bu.. Tabii ki bu adam es geçilecek gibi değil..

Gözünüzü seveyim eğer ki olimpiyatları izliyorsanız Trt 3' te izlemeyin. Spordan soğursunuz, izlemeye heveslendiğiniz bir müsabakadan vazgeçersiniz. Milli bir sporcu oynayacağı zaman Trt 3' te geçen konuşma: "Allah yardım ederse alacağız inşallah altını.." ve "Olmadı ne yapalım, biraz daha hızlı koşsaydı başaracaktık..Sağlık olsun artık ne yapalım." Eurosport' ta geçen konuşma: " Finale kadar çok iyi bir iş başardık, derecesi de çok iyi olan X elinden geleni yapacaktır." ve " Kariyerinin en iyi derecesiyle bu kadar önemli isimlerin yanında yarışarak çok önemli bir işe adım attı, bunun ilerisinde çok iyi işler çıkartacağı kesin.." Bunun gibi benzeri örnekleri çoğaltmak mümkün... İki kanalda da 5 dakika izleyin, siz de hak vereceksiniz..

Hiç yorum yok:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...