18 Temmuz 2012 Çarşamba

The Amazing Spider-Man


"Anlatılmamış hikaye" sloganıyla çekimlerinin başladığı tarihten itibaren adından söz ettiren ve merakla beklenen The Amazing Spider-Man 6 Temmuz itibariyle seyircisiyle buluştu. Bundan önceki Örümcek Adam serisinin her filmini binbir heyecanla beklemiş ve her filmi en az iki kere   ( Üçüncü film hariç) izlemiş biri olarak, bu filmi hiç de öyle merakla beklemedim ki zaten gösterim gününden on gün sonra gittim..

Yeni filmin çekileceği ve yeni Örümcek Adam'ın Andrew Garfield olduğu haberi yayınlandığı günlerde çok konuşulmuştu. Önceki filmlerin üstüne neden baştan bir seri çekmek istediklerini anlamamakla beraber, bu serinin "anlatılmamış hikaye"  kısmı bir o kadar da saçma gelmişti.. Neyse, öyle böyle çekildi film, bendeniz de gittim izlemeye. Lakin değdi mi onca çekim parasına, sükseye?...

Sinemaya tek başıma gittiğim ilk film olan Spider-Man 2002 yılında, serinin en iyi filmi olan Spider-Man 2 2004 yılında ve serinin son filmi Spider-Man 3 2007 yılında Sam Raimi tarafından çekilen fantastik filmlerden hoşlananların keyifle izlediği bir seri olarak aklımızda kalmıştı. Bu seri için çekilen ilk iki film Stan Lee ve Steve Ditko ikilisinin yazdıkları çizgi romanlardan esinlenerek senaryo haline getirilerek çekilmiş; üçüncü film de ise Sam ve Ivan Raimi tarafından yazılan senaryoya çizgi romandan birkaç eklenti eklenerek çekilmiş. Belki de üçüncü filmin serinin en kötü filmi olarak görülmesinin sebebi budur. Gerçi herkes bu şekilde görmüyor ya. Ama bence öyle.. Seri sıralaması benim gözümde 2>1>3 şeklindedir sevgili okur..

Gelelim asıl konuşulması gereken İnanılmaz Örümcek Adam filmine.. Konu konu gidecek olursak;
      James Vanderbilt, Alvin Sargent ve Steve Kloves üçlüsünün senaryosunu üstlendiği filmi, (500) Days of Summer filmiyle kendini tanıtan Marc Webb tarafından yönetilmiş. Üç boyutlu gösterime giren filmin efektleri eh işte dedirtecek biçimde olsa da ne kurgu ne diyaloglar ne de olay akışları hiçbiri beş para etmez... Diyalogların saçmalığı, romantik bir ortam seyrettireceğiz diye yapılan tuhaf hareketler vs vs... Kısacası senaryo, bu filme yakışmayacak şekilde kötü..
      Peter Parker- Örümcek Adam rolünde izlediğimiz Andrew Garfield, Hollywood'un yeni gözde oyuncularından. Never Let Me Go filmiyle izlemiştim daha önce ve orada gerçekten beğenmiştim oyunculuğunu.. Ama burada bilemiyorum içime yer etmiş Tobey sevgisi belki de sevdirmedi kendisini. Tobey'nin oynadığı Örümcek Adam olgunluğunu göremedik kendilerinde. Daha ilk filmden ağlamaya başladı, düşünün artık..
    Yeni Mary Jane Watson yani Gwen Stacy rolünde tatlı mı talı Emma Stone.. Easy A, Crazy,Stupid,Love. ve The Help filmlerinde izlediğim Stone minyon tipinin verdiği şirinlik ve mimikleriyle rolden role girebilen başarılı saydığım genç oyunculardan. The Help filminde o kadar iyi oyuncuların yanında sırıtmadan rolünün üstesinden gelen oyuncu burada da kendini keyifle izlettiriyor. Onun bulunduğu sahnelerde genellikle onu inceledim ne yalan söyleyeyim. Her kadına her saç rengi de gitmez be kardeşim.. Kendisinin cazibesine rol arkadaşı Andrew da benim gibi etkilenmiş olacak ki filmle beraber ikili özel hayatında da ilişkiye başlamışlar..
    Ben Amca ve May Hala, Martin Sheen ve Sally Field.. Önceki seride bu karakterleri canlandıran isimler hem çizgi romanın gerçeğine hem de çizgi filminin bizlerde hatırlattığına göre daha yaşlıydı- beyaz saçlıydılar-. Bu filmde, bu olay söz konusu değil. İlk filmlere göre daha genç ve daha geri planda kalmışlar. İkisinin de oyunculuğuna edecek laf yok. Oscarlı oyuncu Sally Field'i en son Brothers and Sisters dizisinde takip etmiştim ve her bölümde kendini zevkle izlettiriyordu.
     Doktor Curt Connors, önceki filmde Dylan Baker, bu filmde ise Rhys Ifans tarafından canlandırılan karakter, filmin kötü adamı. Aslında pek de kötü adam sayılmaz ya. Arzularının kurbanı oluyor, eksik uzuvlu yaşamanın zorluğundan kurtulmak istiyor ama fazlasını istemek hep kötü sonuçlanır, bu da o hesap..
    Müzikler kötü.. Oscarlı müzisyen James Horner tarafından hazırlanan müzikler tek başına düşünüldüğü zaman güzel olabilir ama filme hiç gitmemiş.. Rahatlıkla söyleyebilirim bu filmden, ilk filmden çıkan kendini dinlettiren bir başka Hero çıkamaz..

Çok uzattım farkındayım..Gerekli gereksiz bir sürü bilgi verdim toparlama vakti.. Başının tehlikeye girdiğini gören Baba Parker, Peter'ı abisinin evine bırakıp kayıplara karışır. Lise çağına gelen Peter, babasının giderken bıraktığı bir çantayı bulmasıyla işler değişir. Çantada babasının örümcekler üzerine bir takım çalışmalarını bulur ve bunlar üzerinde yoğunlaşır. Bu yoğunlaşma ona biraz pahalıya mal olacaktır. Araştırmak üzere gittiği bilim merkezinde üzerinde çalışılan bir örümcek tarafından ısırılan Parker artık doğa üstü bir takım yeteneklere sahiptir. Artık gelsin kötü adamlar, yollasın onları sıpaydi :).. Araya bir Amerikan bayrağı bir de aşkı yerleştirdik mi al sana gişe isteğiyle yoğrulmuş izlemelik Hollywood filmi..

İzlediğim sinemadan mı kaynaklı tam bilemiyorum ama iğrenç bir 3 boyutluydu. % 80'nini gözlüksüz izledim, bir sıçrama bir de kavga sahnelerinde taktım o kadar.. Öyle "vay 3 boyutluymuş, gitmeli" diye düşünmeyin hani!

Uzun lafın kısası, ben bu filmi hiç beğenmedim.. O kadar paraya yazık olmuş, gerçi şimdilik hasılatı iyi gibi ama ileride ne olur bilemedim. Vasatın bir tık üzerinde bir film olmuş.. Paranızı harcamayın ve çok izlemek istiyorsanız bekleyin ve indirip izleyin gençler.. Spider-Man filmi izlemek niyetinde iseniz bırakın anlatılmamış hikayeleri falan bildiğiniz hikayeyi en güzel anlatan Spider-Man 2'yi açıp izleyin derim..

Her filmde görmeye alışkın olduğumuz Stan Lee, bu filmde de karşımızda. Hem de sizi bayağı güldürecek bir sahne ile..

Hiç yorum yok:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...