9 Ekim 2012 Salı

The Door


Magda, yazar olmak isteyen ve bu yüzden gün içinde sadece daktilosuyla ilgilenmek isteyen modern bir hanımefendidir. Sadece romanına odaklanmak istediği için evin genel ihtiyaçlarını karşılamak üzere kendisine yardımcı olacak birini aramaktadır. İşte bu ihtiyacı karşılayacak kişi Emerenc olacaktır. Film, Magda ile Emerenc' in tanışma sahnesiyle başlar. Emerenc, işe ihtiyacı olsa bile teklifi hemen kabul etmez, ilk önce şartlarını sıralar. Magda bu durumu biraz tuhaf karşılar lakin ileride bu hanımla ilgili öğreneceklerinin yanında bu durum oldukça sönük kalacaktır. The Door, bu iki kadının arasındaki, daha tanışma anından itibaren tuhaf olacağı belli olan ilişkiyi perdeye aktarıyor. Film, Magda ile Emerenc arasındaki işveren- işçi ilişkisini çok daha farklı yerlere taşıyarak "Değer verdiğiniz biri için onun isteklerini nereye kadar yapabilirsiniz?", " Yapabileceklerinizin bir sınırı var mıdır?" sorularının cevabını bulmaya çalışıyor. Örneğin; kişi hayatına istiyorsa bunu kabul edip, bu onun istediği diyerek ona yardım edebilir misin? yoksa ölmesini istemediğin için bunun aksini mi yapmaya çalışırsın? Yaşadığı hayat ona sadece hüzün veriyorsa, kaybedeceği hiçbir şey yoksa ve ölmek tek isteğiyse bunu ona sağlamak onun için yapacağın en büyük iyilik değil midir?  Vicdanın mı yoksa ona verdiğin değer mi ağır basacaktır?

Film belli bir seviyede tek düze ilerliyor. Filme ismini veren "kapı" olayı devreye girdikten sonra biraz hareketlense de çok büyük bir değişiklik olmuyor tabii ki. Türü dram lakin bunu öyle iç sıkarak, bunaltarak değil aksine esprilerle, yüz gülümseterek işleniyor. Çok keyifli diyaloglar, çok samimi ve iyi oyunculuklar var. Kadroda Helen Mirren harici tanıdığım kimse yok. Zaten tanımadığım isimlerin böyle iyi oynaması daha samimi geliyor bana. Müzikleri ise beğenmedim. Müzik eğer ki iyi olsaydı gerçekten etkilenilmesi gereken sahnelerde daha çok iz bırakabilirdi. Hele ki jenerik.. Korkunçtu. Jeneriği görünce içimde "sanırım bu filmi sonuna kadar izlemeyeceğim" fikri oluşmadı değil hani. Kısaca, izleyeni de izlemeyeni de pişman etmez diyelim. Güldürürken düşündüren keyifli bir dram filmi olmuş Kapı... 

Hiç yorum yok:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...