23 Temmuz 2013 Salı

Hayat = Tiksinti, Utanç...

" Hayat beni önüne katıp sürüklemesin diye sürüklediklerine bakıp onlardan ayrı bir baş tutmak istedim. Çünkü hayattan iğreniyordum. Nesini öğrenip, anlayıp, anlamlandırılmış haline şahit olsam, ikna olsam da bu iğrenme duygum ve burada olmadan duyduğum utanç hiç geçmedi. Bunu kime şikayet edeceğimi çok düşündüm, bu utancı kime aktarayım diye dört döndüm, nafile. An oldu ya da gün oldu şartlar sebebi ile iğrenmede beni geçenler de gördüm ama buna hiç inanmadım. Onlar hayattan değil şartlardan iğreniyorlardı. Ben bütün şartları sıyırdığımda kalandan iğreniyordum, tabakta kalandan değil ya da önüme konandan değil, tabağın kendisinden ve önüme bir şey gelmesi, konması halinden iğreniyordum. Bu tiksintim hiç hafiflemedi. "

Coşkuyla Ölmek (Şule Gürbüz), sf 42.


1 yorum:

pelinpembesi dedi ki...

öyle severim ki ş.gürbüz.
ben de sevdiğim bir alıntıyla katkıda bulunmak isterim :
18 yaşında yaşamı tarif et deseler, içinde fazlaca umut, heyecan ve mutluluk olan bir tanımlama yapardım.Başka bir kelime var mı bilemiyorum, yaş aldıkça tanımlaması bu kadar değişen. Çokça deneyimin, yaşanmışlığın,görmüşlüğün ardından hayatın tanımı ve içinde barındırdıkları da değişiyor.
" Hiçbir zaman, hiçbir an kendimi unutup, nasıl göründüğümü yok saymadığımı, geri çekilip çekilip kendime bakmaktan, gördüğümü beğenmeyip ona hayalimdeki şekli veremeye çalışmaktan önümdekini hep ıskaladığımı görüyorum şimdi. ‘’Peki şimdi görüyor musun?’’ diye sormayın, onun da var en az bir on beş senesi. İnsanın ömrü herhalde bu yüzden uzun, bir halt ettiğinden değil, ne halt olduğunu on-on beş senede bir anlamasından" Şule Gürbüz-Zamanın Farkında

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...