3 Kasım 2012 Cumartesi

Uzun Hikaye


Kitapların sinemaya uyarlanmaları sonucu ortaya çıkan filmlerin ne kadar kötü olduklarını şimdiye kadar çok gördük.. Uyarlamalarda genellikle, kitaptan aldığınız hiçbir zevki alamazsınız. Sayfaları çevirdikçe içinize işleyen sevinç, hüzün, acı, intikam neyse o duygu, hissiyat onu hiçbir film size veremez. He kitabı çok sevmemiş, beğenmemiş isem "bakayım filmi nasıl olmuş?" deyip izlerim orası ayrı. Ama okuduğum ve hayatımın en özel köşesine yerleştirdiğim bir kitabın filmi çekiliyorlarsa izlemem, açık ve net.. En iyi yönetmenler, senaristler toplanıp çeksinler izlemem, dedim şimdiye kadar.. Uzun Hikaye' ye kadar.. Çok kararsız kaldım, gösterime girdiği günden bugüne kadar her seferinde gitme dedim. Kafanda oluşturdukların, hissettiklerin sende kalsın. Bozulmasın büyüsü dedim.. Ama baktım ki olmuyor; yorumlar hep iyi yönde, Kenan' ı merak ediyorum nasıl olmuş, Sosyalist Ali' yi nasıl canlandırmış. Sorular, sorular.. Meraka yenik düşüş ve gösterimden kalkacağı günün son seansına dalış.. Zamanlama harika, salonda bir tek ben.. Koca salonda bir ben bir de Sevdaköylü sakinleri.. Kitabı bir kenara koyuyorum o dakikadan sonra, başlıyorum uzun bir süre aklımdan çıkmayacak iki saattin keyfini çıkarmaya...

Kitap hakkında burada iki, üç kelam bişeyler demiştim. Çok sevmiştim Mustafa Kutlu' nun incecik sayfa sayısıyla anlattığı uzun hikayeyi. Ali' nin "iyi" insan tanımını, Ali'nin Münire ile masum, Mustafa ile derin ilişkisini, elalemin hak hukuk kelimelerini ağızlarından düşürmedikleri bir devirde iş icraata geldiğinde etrafta kimsenin kalmadığını, her ne olursa olsun umudu yitirmeden her seferinde yeniden başlayabilmenin sevincini yani kısaca hayata karşı verilen her türlü mücadelenin yılmadan, usanmadan verilişini sevmiştim kitapta. Kitapta bu olayların yalın bir şekilde aktarılmasını sevmiştim. Doğal bir şekilde aktarılıp, acıtasyon yapmadan hissettirebilmesini sevmiştim. Ben de onlarla beraber seyahat etmiş, onlarla mücadele etmiştim sanki. Mustafa Kutlu öyle içten yazmıştı ki içine almıştı beni Ali ile Mustafa'nın iç ısıtan hikayelerine.. İşte Osman Sınav da bu yalınlığı filme katmıştı. Kendinden başka şeyler katmaya çalışmadan kitapta olanı filme aktarmaya çalışmıştı. Bu sebeptendir ki bu filme gittiğim için hiç pişman değilim.. Kitaptaki doğallığı yansıttığı için, egosuna yenik düşmeyip  kitabı rezil etmediği için sonsuz teşekkür ederim Osman Sınav'a. Elbette filmin sonu hakkında denilecek birkaç sözüm var ama spoilera gerek yok. Bırakaydı da olduğu gibi kalaydı keşke deyip, kaçarım..

Oyuncular.. Liste bir hayli uzun. İsimler de baba isimler. Hepsinin başarılı seçimler olduğunu düşünüyorum. Film için ellerinden geleni yapmışlar. Kenan İmirzalıoğlu.. Adam gözümde rüştünü ispat etmiştir. Ötesi yok.. Süper, tek kelimeyle süper.. Oynuyor, izlettiriyor, sevdiriyor, filme bağlanmanızı sağlıyor.. Enfes.. Yüreğine sağlık diyelim buradan..Çok konuşulan Tuğçe Kazaz.. Olmuş, olmamış tartışılır. Filmin önüne geçmiş mi hayır. İzlettirmeyecek kadar mı kötü hayır. O zaman üstünde durmaya gerek var mı? Yok.. Devam

Müzikler.. Bayıldım. Her name, ezgi dönemi, duyguyu, filmi her türlü yansıtıyor. Soundtrack albümü arşivde bulunması gerekenlerden, kesinlikle. Hele ki "Ah bu gönül şarkıları" off.. Yok böyle bir müzik. O klarneti kim üflüyor ise onun nefesine kurban olayım ben.. Merak edenler buyrun buradan dinleyin efendim..

Çok beğendim. Kitabın yeri tabii ki her zaman olacağı gibi çok ayrı. Film için de aynı güzel sözleri söyleyebilirim, rahatlıkla. Nasıl olduysa inadımı kırıp izlediğim için mutluyum. Koca salonda filmi tek başıma izlediğim için mutluyum. Nasıl ki kitabı bitirdiğim de sevinç ile hüzün birbirine girmişti, film bittiğinde de aynılarını hissettim.. İşte öyle güzel bir yapım olmuş bu.. Filmin bitmesiyle perdede donup kalan o son kareyle başbaşa kalıp "Ah bu gönül şarkıları" eşliğinde tüm jeneriğin akmasını izlememe, izlerken uzaklara dalıp gitmeme izin veren teknisyene binlerce teşekkür. O üç dakikayı bana verip, ekranı karartmadığı için çok sağolsun.. İzleyin, sevin, bağrınıza basın hem kitabı hem de filmi.. Pişman olmazsınız...

Hiç yorum yok:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...