13 Ağustos 2012 Pazartesi

Ne Mutlu Hem Türk'üm Hem de Kadınım Diyene..


Burada birazdan bahsedeceğim yazının tamamını okuyabilirsiniz. Nette ne araştırıyordum da o yazıyı buldum inanın hatırlamıyorum şimdi, bir hafta öncesinde okumuş linki kaydetmişim. Bu yazının bu blogda yer almasını, bunun hakkında birkaç cümle kurmadan içimin rahat etmeyeceğini düşünüp link kaydetmiştim. O gün yazacak olsaydım dilime ve parmaklarıma hakim olamayacağımı bildiğimden sakinleşip yazmaya karar verdim. Uzatmadan başlayayım. 

Cahide hanım genel olarak yazısında kadınların evde oturması gerektiğini, çalışan kadınların saçma bir kariyer düşüncesi içerisinde olduğunu, çalışan kadınların hiç de paraya ihtiyacı olmadığı halde çalışma heveslisi olduğunu yazmış. Buyrun beraber bakalım.

Binde bir, sabah vakti dışarı çıkacak olsam duraklarda otobüs bekleyen, soğukta tir tir titreyen kadınlara bakar kalırım. Çok mu muhtaç, çok mu zor durumdadır? O saatte o kadınları sıcak yuvalarından dışarı çıkaran nedir? Bir kadını haftanın 5 günü yılın en az 10 ayı çalışmaya mecbur eden hangi haldir?
At yarışına sokar gibi çalıştırdığımız,sınavlara hazırladığımız kızlarımız hangi ideallerin,hangi hayallerin kurbanıdır?Kızının sınavı kötü geçti diye ağlayan anne hangi modern baskıcının oyuncağıdır?
“Cahiliye kadınları gibi açılıp saçılmayın” emrine muhalif, evde oturmayı cehalet, çalıştığı işyerinde başını açmayı modernlik, özgürlük diye tanımlayan bir garip fikir karmaşası.
Ne kadar paraya ihtiyaç duyduğunuz, gerçek ihtiyaçlarınızın ne olduğuna bağlı…
Ya lüx bir yaşam için zor ve stressli bir çalışma hayatını tercih edeceksiniz. Ya da evinizde rahat oturup orta halli bir yaşamı seçeceksiniz.
Derdiniz kariyerse, yükselip önemli (!) bir yere gelmekse eviniz size sadece bir otel olur.
Eğer tek maaşla geçinirim. Orta halli yaşarım, lüx istemem, evim 10 yıl sonrada olsa olur, arabam daha vasat da olabilir, evimde otururum, çocuğumu da kimselere bırakmam kendim bakarım, eğitirim derseniz eviniz size saray olur.
Modern köleliğin adına ekonomik özgürlük diyorlar… Zulmü süsleyip püsleyip kadına olmazsa olmaz gibi gösteriyorlar. Kadının fıtratına ters olan,  bedenine ağır gelen işi yapmayanları aşağılıyor, kınıyorlar…
Evlerinizde oturun, çünkü kadın en çok evine yakışır.Evlerinizde oturun, zira kadın hassastır, kadın naiftir, çabuk incinir, çabuk kırılır, kolay hırpalanır kadın.
Mecburiyeti olmadığı halde hergün ardından ağlayan bir evlat bırakmamalı kadın. Hem kariyer yapıp, hem iyi bir iş kadını, hem iyi bir anne olmak şüphesiz bir ütopya.
Her işte usta olunmuyor maalesef. Her işte çırak olarak kalmakta yakışmıyor kadına. Madem Rabbi kimselere yakıştırmadığı görevi kadına layık görmüş, madem uçsuz bucaksız cenneti annelerin ayaklarının altına sermiş; Bundan daha fazlasını istemek niye?
Hiçbir değişikliğe sokmadan direk yapıştırdım yazıdan, yazdıklarını. Yazım yanlışlarıyla üstüne basarak söylediği kalın puntolu yerler dahil. 
Hanımefendiye göre "mecburiyeti" olmadığı halde çalışıyormuş kadın, evinde kocasının parasıyla rahat rahat yaşayabilme gibi bir şansı varken daha fazlasını isteyip soğuk ayaz demeden dökülüyormuş yollara. Ben cidden büyük şaşkınlıkla ama bir o kadar da normal karşılayarak okudum bu yazıyı. Bir sene öncesinde böyle düşünüyormuş, şimdi nasıldır bilememek değil mümkünse öğrenmemek lazım. Kadın daha azına he demediği için çalışıyormuş da modern baskının kurbanı olmuş. Ama haklı aslında değil mi! Kadın ya da kız dediğin belli bir seviyede okuma yazma bilsin sonra evine çekilsin gelecek koca adayını beklesin değil mi! Amaç ve istek bu değil mi! Sizleri yaratan size göre böyle emretmiş değil mi! Kız ya da kadın nedir ki, insan değil, sadece erkeklerinizin istek ve gerekliliklerini yerine getirmesiyle görevli bir araç! Ama hiç merak etme be hanımcım, senin istediğin şekilde kız çocuk yetiştirme devri başlıyor. Yeni eğitim sistemimizle kızını sadece istediğin yaşa kadar okutturur sonra da alırsın evine, dizinin dibine yani tabirinle olması gereken yere daha sonra da babasının ona layık gördüğü adama verirsiniz gönül rahatlığıyla. O da yazıktır ki senin kafanda olursa kendi kızına aynısını yapar ve bu böyle sürer gider o da şanslıysa "senin" gibi yoksa onu da harcarlar her gün üçüncü sayfalarda okuduğumuz gibi, tüm bunların sonucunda ise ne olacağı yukarıda resim kadar açık ve net.
Sen kadının ya da erkeğin kendi kararlarını sorgulayamazsın. Kim hangi amaç için, ne için çalışıyor bilemezsin. Hayatta hiçbir konuya bu denli tek taraflı bakamazsın. Pembe at gözlüklerini çıkar bir zahmet be cahide sultan! Kimisi yükselmek için çabalar durur, budur onun hayatı, idealleri ama kimisi de senin çıkmadığın eve para getirebilmek için yapar. Onun evinde senin ki gibi her gün bayram havası esmez, onun evinde senin evindeki "lüks" yoktur. Bu yüzden çıkar o soğukta dışarı sabah erkenden, bu yüzden "modern köleliğin" kurbanı olur.. Kim ne için yapıyor olursa olsun bu şekilde genelleyemezsin. Bana şimdi kalkıp, o kadın böyle düşünmüş yazmış sen de bunları düşünüp yazıyorsun kimse karışamaz diyebilirsiniz. Diyen haklıdır da. Ama hayatta belli başlı olgular, durumlar vardır. Var olanı olmayan şekilde gösterip, toprağının leş gibi olduğu, hiçbir hayvanın dahi barınamadığı bir bahçeyi güllük gülistanlık bir yer gibi göstermek, niye? Objektiflik- subjektiflik olayı değil artık bu. Bu artık bambaşka bir boyut!

Neredeyiz nereye gidiyoruz bilmiyorum. Kadın şudur, erkek şudur derdi değil bahsettiğim insan-lık- ne halde! Bu yazının mantığına aşık olmuş insanlar var, bu yazının dünyada söylenen en doğru sözler olduğunu söyleyen insanlar var! Bu tarz düşünen insanlar var! İtiraz edenler de var tabii. Ama onarın sesi duyulmuyor ki. Bu sizleri korkutmuyor mu, bu okuduklarınız sizi korkutmuyor mu?

Bu da nice örneklerden sadece bir tanesi.. En çok bu ülkeden mi yoksa tümünden insanlardan nefret etmeye başladım ayırt edemiyorum artık..

Hiç yorum yok:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...