9 Mart 2012 Cuma

Bir bokluk var bu hayatta!

Kinyas ve Kayra... Öyle bir zamanda tanıştım ki bu ikiliyle beni benden aldılar..Her bir sayfayı okuyup,yaptıklarına tanık oldukça beni olduğum yerden alıp bambaşka yerlere götürdüler...Bazen öyle doğru konuştular ki yazdım söylediklerini,çizdim altlarını kalınca bir çizgiyle bazen de öyle yanlış konuştular ki iğrendim söylediklerinden,yaptıklarından,onlardan..Ne kadar iğrensem de kaçmadım ikisinden, bırakmadım..Çünkü daha neler diyecekler,daha neler yapacaklar diye merak ettim,daha bitiremediğim için merak etmeye devam ediyorum...Yazılan,yapılan cesurluğu sevdim.Evet içinde seksist yaklaşımlar çok, evet çok cesurlar, evet psikopatlar ama onlar birer karakter...Yeteri kadar normal insanlardan oluşan karakterler okumadık mı? Bir de bunları okusak ne olur...

 Hakan Günday'ın yaptığı doğru,insanı sarsan ve cesur çıkarımlarından en iyilerini( daha iyileri de var ama bunlar bir farklı)seninle paylaşıyorum...Oku, merak etme incilerin dökülmez ya da ne bok yiyorsan ye!...


" Dengesizlik,  gerçek duygusunun ve gerçeğin tek kapısıdır.Dengeyle hiçbir yere varılmaz.Ancak düşmeyi bilenler köprüden,karşıya yüzülerek de geçilebileceğini öğrenir.Belki cennete ,belki ipin gerildiği karşı tarafa varılır dengenin sonucunda,kabul ediyorum.Ama düşmemek için verilmiş mücadelelerin acısı ve tedirginliğiyle...
Tabii bütün bunlar eski günlerde kaldı.Artık denge ile dengesizlik bir şey ifade etmiyor.Çünkü ikisi de ayakta duranlar için.Ben uzun zamandır yatıyorum,bedenim yürüse de.Benim düşme kaygısı taşımama imkan yok..."


" İnsandan ve bütün canlılardan iğreniyorum.Kendimdense nefret etmekten yoruldum ve bu konuda hiçbir şey hissetmiyorum.Kalabalıklardan korkuyorum.Tek istediğim bütün düşündüklerimi içinde barındıran beynimi bedenimden yırtıp uzay boşluğuna fırlatmak.Bedenim olmadan, sadece ve sadece var olduğumu bana hatırlatacak olan zihnimin uçmasını istiyorum.Buna ruh diyenler var.İlgilenmiyorum isimlerle.Sadece hiçliğin içinde bedensiz bir zihin olmak istiyorum.Sadece bir düşünce olarak var olmak!Tek aklıma gelen bu,yaşama acımdan kurtulmak için.Sonsuz hiçlikte yüzen bir düşünce.O kadar!"


İçimi okumuş gibi:

"Bir bokluk var bu işte!Türkçe'nin sihri yine karşımızda.Anlatamazsın böylesi muammalı bir konuyu ikizi gibi benzeyen tek bir kelimeyle başka lisanda.Bokluk her şeyi ifade ediyordu.Daha doğrusu bilinmeyen her şeyi.Ne kadar hesap yapılırsa yapılsın, karanlık kalacak tarafı...
Asıl bokluk hayatta var.Bir bokluk var bu hayatta! Hesabın da, dikişin de tutmadığı bir hayat bu,diye düşünürdüm.Bilmediğim o kadar çok şey vardı ki o zamanlar.Hepsine bokluk deyip geçiyordum.Çözemediğim, beş duyumla algılayamadığım bir şey. Bir bokluk var bu hayatta! Ve söylerken o kadar farkındayım ki, o bokluğu hiçbir zaman çözemeyeceğimin.O kadar uzaktım ki ne olduğunu anlamaktan.Tanımlayamadığım ama hayatımı çökerten  her şeydi bokluk.Bir bokluk var! Ama ne?..."


"Tercih ettiği,etmek zorunda kaldığı yalnızlığın içinde kaybolmaktan korkan insanın en büyük acısı olan deliliğin başladığı noktadır.Daracık,nefesin bile zor alındığı,yerin metrelerce altındaki bir dehlizde, tonlarca havayı hatırlayıp nefes almamaya ve kalp krizi geçirecek kadar büyük bir panik yaşamaya benzer.Kurumuş bir yaprağın lodosa boyun eğmesi gibi insan da yalnızlığına boyun eğmelidir.Yalnızlık, insanın içindeki gizli mabettir.Benim yalnızlığım ise, hayatım boyunca ürkütücü bir hızla büyümüş ve sosyal denilebilecek bütün yeteneklerimi teker teker yok etmiştir...Sorarlarsa,"Ne iş yaptın bu dünyada? diye,rahatça verebilirim yanıtı:
   "Yalnız kaldım.Altı milyar insan arasında doğdum.Ve hiçbirine çarpmadan geçtim aralarından..."

Hiç yorum yok:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...