31 Ocak 2013 Perşembe
Hikayem Paramparça
Erken Kaybedenler ile kalemini sadece macera- polisiye türünde kullanmadığını net bir şekilde okuyucularına kanıtlayan Emrah Serbes' ten yeni bir güzellik daha, Hikayem Paramparça..
Alper Canıgüz, Hakan Bıçakçı, Murat Uyurkulak ve nice yazarların oluşturduğu birliktelik Afili Filintalarda yazan Emrah Serbes sitede yayınladığı 89 madde içerisinden bir seçki hazırlamış. 68 maddeden oluşan bu seçkinin yanına bide " Galip İşhanı" öyküsünü eklemiş. Tüm bunlar sonucu oluşan bir kitap Hikayem Paramparça. Bu 68 maddenin kimisi sadece bir cümleye sığmış büyük bir ders kimisi de en fazla üç sayfaya yayılmış kısa ama anlamlı hikayeler.. Bu maddelerin çoğuna " evet, evet, lanet olsun ki haklı, ne de güzel söylemiş.." diyecek, bunları mırıldanarak sayfaları çevireceksiniz. Her insan bu kitaptan aynı tadı, aynı dersi almayacak elbette lakin illa ki bişeyler alacak. Bu kitabın son sayfasını okuyup, kapağını kapattığında kendini düşünürken bulacaksın. Derin düşüncelere dalacaksın. Lakin dediğim gibi kimisi bu düşüncelerden dersini alıp yazacak bir köşeye kimisi de "vay ne de yazmış, yardırmış gene koçum benim" deyip iki üç hikayedeki komik satırlara takılı kalacak..
"Afili Filintalar bölümünde olan o maddeleri netten okuruz, kitaba ne gerek var? " bu sorunun tek cevabı Galip İşhanı olacaktır. Kitabın son bölümünü oluşturan bu hikaye başlı başına bir kitap olacak türden. Paramparça olan asıl bu hikaye. Yenik Galip' in hikayesi. Galip' in arkadaşının hikayesi. Aslında hepimizin, her türlü canı yanmışların hikayesi.. Evet o maddeleri siteye girip "Emrah Serbes" etiketini tıklayarak da okuyabilirsiniz fakat bu hikayeyi okuyamazsınız. Ama bu hikaye okunmalı.. Okunmalı. Galip' e üzülmeli. Ona üzülürken aslında kime üzüldüğünü anlayacaksın. Arkadaşına üzülmeli. Ona üzülürken de aslında kime üzüldüğünü anlayacaksın.. İçeriden, içimizden bir hikaye Galip' in hikayesi..
"Tanrı zaten affeder, konsepti bu, bağışlayıcı olmak. Ama güçsüz olanın konsepti bu değil, onun elinde tek silah var, affetmemek."
"Gören bir adamı herkes yumruklayabilir. Esas cesaret körü yumruklayabilmekte. Bir kör yumruk yediğinde bunu karanlığın içinden gelen bir mesaj olarak algılar çünkü, kader gibi, gerçek hayatın sillesi gibi. Niçin yazıyorum? Şuurumdaki kör bölgeler için..."
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)